×

ERKEN YAŞTA EVLİLİKLER SORUNU

Uzun süreler boyunca Çocuk gelinlerden söz ettik tüm toplum olarak. Ancak “Çocuk” ve “Gelin” bir araya gelmemesi gereken, asla bir arada anılmaması gereken iki sözcük. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 16. maddesine göre evlenme sözleşmesi ancak, evleneceklerin özgür ve tam iradesiyle yapılır. Bir çocuğun, hayatın, evlilik kurumunun sorumluluğunu taşıması, sonuçlarını kestirmesi mümkün değildir. 18 yaşından önce hiçbir konuda tasarruf hakkı verilmeyen çocuğun evlendirilmesi ve “bundan sonra, kendi vücudunla, psikolojinle, hayatınla ilgili tasarrufta bulunacaksın” denilerek çekip gidilmesi, ne insanlığa ne hukuka, ne de vicdana sığmamaktadır. Bunu gelenek, görenek ve toplumsal yapıyla izah etmeye çalışmak suça ortak olmaya çalışmaktır.
Çocuk evliliklere az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde daha çok rastlanmaktadır. Dünyada çocuk gelinler en çok Batı-Doğu Afrika ülkeleri ile Güney Asya ülkelerinde görülmektedir. Avrupa’da çocuk evlilikleri konusunda Gürcistan’dan sonra, Türkiye ikinci sırada yer almaktadır. Geleneksel toplum yapısı nedeniyle ülkenin bazı bölgelerinde, özellikle kırsal alanda erken yaşta evlilikler normal ve meşru görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de çocuk gelin sayısı 5,5 milyon civarındadır.  
Çocuk evlilikleri; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere çeşitli uluslararası belge ve sözleşmelerde ele alınmıştır ve bir insan hakkı ihlali olarak kabul edilmiştir.  Çocuk Hakları Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile tanımlanan “çocuk” kavramı, hukuk sistemimiz içerisinde sadece Çocuk Koruma Kanunu’nda bulunmaktadır. Buna göre, 18 yaşını doldurmamış kişi çocuktur. Çocuklarla ilgili düzenlemelerin bu tanım çerçevesine yapılması zorunludur. Hal böyle iken Türk Medeni Kanunu’nun 124. maddesinde evlenebilmek için 17 yaşının doldurulması şartı konulmuş, olağanüstü durumlar ve pek önemli sebeplerle 16 yaşını doldurmuş çocuklara hakim izni ile evlenebilme imkanı getirilmiştir. Ayrıca, Medeni Kanun’un 11. maddesi ile erginlik (rüşt) yaşı 18 olarak belirlenmiş, evlenmenin kişiyi ergin kılacağından söz edilmiştir. Yine, Medeni Kanun’un 12. maddesinde 15 yaşını dolduran küçük, kendi isteği, velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilmektedir. Ataerkil ve geleneksel toplum yapımızın, bu evlilikleri normalleştirmesi ve meşrulaştırmasının aracı, ne yazık ki bir yandan bu yasal düzenlemeler olmakta, diğer yandan gelenekler, dini inanışlar, ekonomik yetersizlikler, eğitimsizlik, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, çocuğun evde şiddet ve baskı görmesi gibi olgular da  erken evliliklere yol açmaktadır.  
Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 18 yaşına kadar herkes “çocuk” sayılır ve Sözleşmede çocuğun üstün yararının gözetilmesi temel ilke olarak benimsenmiştir. Çocuk yaşta evlilik, kız çocuklarının eğitim, sağlık, çalışma gibi temel insan haklarına sahip olamamasına, ayrımcılığa uğramasına yol açmaktadır. “Çocuk Gelin”, “Çocuk Anne” olgusunu beraberinde getirmekte, erken yaşta evlilikler kız çocuklarının cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarını ihlal etmekte ve anne-bebek ölümlerine yol açmaktadır. Aslında, çocuk hakları ihlali, çocuğun cinsel istismarı olayları toplum tarafından kınanan ve cezalandırılan olaylardır. Bu bakımdan, küçük yaşta kız çocuğunun evlendirilmesi de bir cinsel istismar sayılması gerekirken, çocuk gelinler sorununa toplum karşı çıkmamakta, kız çocukların çocuk yaşta evlendirilmesi, davullu zurnalı düğünler yapılarak meşrulaştırmaktadır. Bu tür evlilikler hukuken geçerli olmayan dini törenle (imam nikahı ile) yapılan evliliklerdir. Bu nedenle, erken yaşta evlendirilen çocuklar,  resmi nikahla tanınan eş sıfatına sahip olmadıkları için Medeni Kanunda düzenlenen evlilik birliğine ilişkin haklardan da mahrum kalmaktadır. 
Türkiye’de erken yaşta evlilikler yıllar içinde giderek azalmasına rağmen son dört yılda resmi rakamlara yansıyan çocuk gelin sayısının 181.000’i aştığı görülmektedir. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre 2008-2012 yılları arasında 18 Yaşının Altında Evlenenlerin sayısı ve cinsiyete göre dağılımı şöyledir:  
 
 
Evlenme Yılı
 
       Cinsiyet
Erkek         Kadın
 
Evlenme Sayısı
Türkiye Geneli Evlenme Sayısı ve
                           Genel evlilik sayısına oranı
2008 2.214 49.703 51.917 641.973-  %8.08
2009 2.072 47.859 49.931 591.742-  %8.43
2010 2.000 45.738 47.738 582.715-  %8.19
2011 1.860 42.700 44.560 592.775-    %7.50
2012 1.903 40.428 42.331 603.751-   %7.01
Genel Toplam 10.049 226.428 236.477 3.012.956-%7.84
 
Erken yaşta evlilikler sorunu, yoksulluk, ataerkil zihniyet, çok çocuklu aile yapısı, kadının eğitimsizliği, kadının statüsünün düşüklüğü, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı gibi çok yönlü nedenlerden kaynaklanmakta,  nedenleri ve sonuçları ile kısır döngü halinde devam etmekte,  kız çocuklarının ve ülkemizin geleceğini karartmaktadır. Nedenlerine baktığımızda; .  -yoksulluk, -ataerkil zihniyet, -çok çocuklu aile yapısı,  -kadının eğitimsizliği, -kadının statüsünün düşüklüğü, -toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, -aile şiddet gibi sebepleri görmekteyiz.
(1) Türkiye İstatistik Kurumu “İstatistiklerle Çocuk 2012” adlı yayınının bir bölümü “Çocuk Evlilikleri”ne ayrılmıştır, bkz. S. 41.
 Hangi nedenle yapılmış olursa olsun çocuk yaşta evlilik demek çocuğun; eğitiminden,   çalışma yaşamından, evliliği ve sahip olmak istediği çocuk sayısı konusunda özgürce karar vermekten,  insan haklarını kullanmaktan yoksun kalması demektir.  Çocuğun, ekonomik bağımsızlığının olmaması, cinsiyete dayalı ayrımcılığa ve şiddetin her türüne katlanmak zorunda kalması kangren olan bir yaranın kanamaya devam etmesinden başka bir şey değildir.
 Hukuki Açıdan Çözüm Yolları
-Öncelikle erken yaşta evlilik sorununun çözümü için,  kanunlarda ortak bir “çocuk” tanımına yer verilmeli ve kanunlar arasındaki yaşla ilgili uyumsuzluk giderilmelidir.
- Devletin, kamunun ve toplumun bu sorunun çözümü amacıyla ve  çocuk mağduriyetlerinin ortadan kaldırılması için ortak, samimi bir irade ortaya konmalıdır.
-Evlilik yaşı 18 yaşın doldurulması koşuluna bağlanmalıdır.
- Türk Ceza Kanunu, Medeni Kanun ve Çocuk Koruma Kanunu’nda çocuğun tanımında yaşla ilgili çelişkiler giderilmelidir. 
- Türk Ceza Kanunu’nda evlilik birliği olmaksızın dinsel tören yaptıranlar ve resmi evlilik belgesini görmeden “dinsel tören” yapanlar hakkında öngörülen ceza arttırılarak caydırıcı bir nitelik kazandırılmalıdır. Yalnızca hapis cezası değil, erteleme olmayacak şekilde para cezası da uygulanmalıdır.
- Başta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı dahil ilgili tüm kamu kuruluşları, yasa dışı çocuk evliliklerinde kamu görevlileri tarafından yapılması gerekenleri somut bir şekilde belirlemeli, genelgelerle bilgilendirme sağlamalı ve uygulamayı takip etmelidir. 
            - TCK.da cinsel istismar mağduru yaşı 15 yaştan 18 yaşa çıkarılmalı; 
- Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Hakları, Kadın Hakları başta olmak üzere uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan taahhütler yerine getirilmeli;
- Milli Eğitim politikasını yeniden yapılandırmak üzere çıkarılan, uygulamada sorunlara yol açan 4+4+4 şeklindeki eğitim sistemi değiştirilmeli, kesintisiz temel eğitime geçilmeli;
- Milli Eğitim Bakanlığınca “insan hakları, çocuk hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği” konusunda bir ders müfredata alınmalı ve okul öncesi eğitim aşamasından itibaren çocuklara evrensel insan hakları değerleri verilmeli.
    Birey ve toplum açısından hem sosyal yönden hem de sağlık yönüyle önemli sorunlara yol açan erken evliliklerin önlenmesi için derhal etkili önlemler alınmalıdır. Bu çerçevede gerekli yasal düzenlemelerin yanı sıra,  toplum erken evliliklerin sakıncaları konusunda bilgilendirilmeli ve yoksullukla mücadele edilerek kadınların ekonomiye katılımlarının sağlanmalıdır.