×

15-18 . 10.2013 ROMA/ FIFCJ Genişletilmiş Konsey


"Kadınların Ekonomik Kriz Dönemlerindeki Rolü: Türkiye’de Kadınların İstihdam ve Karar alma Mekanizmalarında Güçlendirilmeleri ve Kriz Çözüm Süreçlerine Katkıları" Türkiye raporu; Kocaeli Üniversitesi önceki dönem Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Z. Gönül Balkır, Av.Rezzan Aydınoğlu, İstanbul Barosu Yönetim Kurulundan Av. Süreyya Turan ve Önceki dönem Devlet Bakanı, onursal Üyemiz Dr. İmren Aykut ve Dernek Başkanı Av. Alev Toker'in teknik desteği ile ve Noter Mürvet Şahin'in katkıları ile hazırlanmıştı

S O N U Ç:
Ekonomik krizler ile çalışan kadın yoksulluğu arasında doğru orantı bulunmaktadır. Ekonomik krizlerle kadının ekonomik gücü ve yoksulluğu arasındaki bu ilişkinin belirlenmesinden sonra ekonomik krizlere çözüm olarak kadınların çalışma yaşamına katılımlarının sağlanması ve iş gücüne katılım oranlarının yükseltilmesine çalışılması gereği ortaya çıkmıştır. Bu amaçla ekonomik kalkınmanın güçlendirilmesi ve ekonomik krizlere çare olarak kadınların çok daha fazla işgücüne katılımını sağlayacak ekonomi politikalarına başvurulmaya başlanmıştır.
Avrupa Birliği’nin de mevzuat ve kadın erkek eşitliği alanında gerçekleştirdiği reformların mevcut olmasına rağmen uygulamadaki sorunları devam etmektedir. En genel ifadeyle dünyanın en gelişmiş ülkelerini barındıran Avrupa Birliği’nde çalışma hayatında kadınların istihdam oranları, erkeklerin istihdam oranlarından daha düşük seviyededir. Öte yandan Türkiye ile AB arasında da uygulamada kadın erkek eşitsizliği bulunmaktadır. Türkiye ve AB arasında uygulamada kadın erkek eşitsizliğinin en önemli örnekleri eğitim ve istihdam alanında yaşanmaktadır. Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporlarında da belirtildiği gibi Türkiye’de kadınların eğitim ve istihdam durumu, Avrupa Birliği ülkelerinin gerisinde kalmaya devam etmektedir.
Türkiye’nin ekonomik kalkınmasının önündeki önemli engellerden biri olan kadın istihdamının düşüklüğü ve çalışma koşullarının olumsuzluğu sosyal sorunların da başında gelmektedir. Kadınların çalışma hayatına katılımının desteklenmesi ve cinsiyet eşitliği politikalarının yaygınlaştırılması, geliştirilmesi, uygulanması, mevzuata yansıtılması ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığı yaratan uygulamalara son verilmesini sağlayacak uygulama politikalarının hayata geçirilmesine bağlıdır.
Ekonomik kalkınma ve ekonomik kriz dönemlerinde Kadınların çalışma yaşamına katılımlarını arttırmak ve karar mekanizmalarındaki katılımlarını etkinleştirmek en temel önlemlerden birisi olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde kadın erkek eşitliği konusunda ve kadınların karar mekanizmaların da yer almaları konusunda hukuksal düzenlemelerde bir hayli yol alındığı ve Avrupa birliğine uyumun sağlanmaya çalışıldığı görülse de uygulamada ki durum ve toplumsal yapıdaki bu cinsler arasındaki ayrımcılığın ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Türkiye, AB yolunda kadın erkek eşitliği alanında mevzuatını Birlik ülkeleri ile önemli oranda yakınlaştırmasına rağmen; uygulamada sorunlar; özellikle eğitim ve istihdam konularında toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ve bu konuyla ilgili sorunlar devam etmektedir.
Çalışma yaşamını veya daha geniş bir tanımlamayla kamusal alandaki düzenlemeleri tek başına ele alan düzenlemelerin sonuçlarda eşitlik sağlamasının mümkün olmadığı bunu sağlamak içinde kadının aile yaşamı ve özel alanıyla çalışma yaşamı ve kamusal alanı uyumlaştıracak, toplumsal iş bölümündeki cinsiyetçi yapılandırmayı kaldıracak politikaların gereği ortaya çıkmıştır. Ancak bu şekildeki uygulama politikalarıyla kadınlar için hem iş yaşamında hem de sosyal alanda eşitlik sağlamak ve mevcut ayrımcılığı ortadan kaldırmak mümkün olacaktır. Kamusal olan ile özel olan arasında ayrım yapmadan hayatın her alanındaki ayrımcılık ile mücadele etmeye ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığını önlemeye çalışmak bir yandan kadın istihdamının arttırılmasına ve ekonomik krizlere çözüm olacak öte yandan da alınacak uygulama önlem ve politikalarıyla kadınların karar mekanizmalarına katılımlarının güçlendirilmesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak; Dünyanın yarısını meydana getiren kadınların ekonomik kalkınmada doğrudan etkisi bulunmaktadır. Kadınların tam istihdama katılma oranında ekonomik kalkınma hızlanır. Kadınların çalışma hayatından çekilmesi ile ekonomik kalkınma yavaşlar.
Ekonomik kriz dönemlerinde üretim ilişkileri yavaşladığından kadınlar ve erkekler işsiz kalırken ekonomik krizden en fazla kadınlar etkilenir, en çok kadınlar yoksullaşır ve işsiz kalır. Kriz dönemlerinde kadınların katkı vermesi için öncelikle kadınların çalışma yaşamına daha büyük oranda katılmaları ve böylece hem ekonomiye katkı vererek hem de kendilerini ekonomik olarak güçlendirerek kadın haklarına sahip çıkmaları gerekmektedir.
Ekonomik açıdan güçlendirilmiş kadın, toplumsal cinsiyet kimliğine sahip çıkarak, gitgide daha fazla oranda karar alma mekanizmalarına, siyasal yaşama, katılabilir ve böylece ekonomik krizlerin çözümüne katkı sağlayabilir. Ancak, bunun olabilmesi için kadınların eğitimine önem verilmesi ve bunun için çalışılması gerekmektedir.